seninle aynı fikirdeyim, içilesi bir şey olduğunu düşünmüyorum.

katılıyorum, fazlasıyla şekerli ve bayık bir tadı var.

ben de sevmiyorum.
gerçi ben hazır portakal sularının hiçbirini sevmiyorum.

başlarda seviyordum ama artık nedense beğenmiyorum tadını.
belki bozdu belki psikolojik olarak ben kötü tat alıyorum bilmiyorum.

iğrenç.

çocuklen içtiğimiz portakallı ateş düşürücü şuruplar gibi. calpol'dü sanırım adı.

bence o kadar kötü değil ya. ama o içindeki portakal parçacıkları dibe çöküyor, sonuna gelince onlar birikiyor vs. o hoşuma gitmiyor.

portakal parçacıklı tamek portakal suyu var, onu öneririm.

hiç cappy içmedim ama tadı öksürük şurubu gibi olan bir sürü meyve suyu var :((( geçe yaz bir markanın vişnelisine denk geldim, öyleydi mesela. bunları piyasaya sürmeden önce "aga bu nedir" diye hiçbiriniz mi sormadınız arkadaş? :((

nefret ediyorum öyle böyle değil. benden ırak olsun o kadar yani.

meşrubat çok içmiyorum ama tadına bikaç kez baktım. o kadar da kötü değil. bahsettiğiniz "öksürük şurubu" tadı portakallı meyve sularında var (ki nefret ederim) ama bunda yok. bunda daha çok tang benzeri daha yumuşak bir tad var. neticede hepsi glikoz şurubu. uzak dursunlar.

ben hastasıydım pulpy serisinin (şeftali hariç, hayvan gibi parçacıklar var) ama şu an kıvamı şekerli sudan farksız, portakal suyu tadı yok.

her türlü meşrubatı, zehri, pisliği keyifle içen birisi olarak aynı fikirdeyim. bir kez aldım, bitiremedim. daha sonra, "ulan bozuktu o herhalde" deyip yine aldım. ı ıh. bazı aromalar yapaydır ama güzeldir. bazısı da çok güzel gelmez ama doğaldır, o yüzden hoşuna gider. bu ne doğal ne yapay amk saçmasapan bir şey çıkmış ortaya, her açıdan falso.

Hayvan gibi zevkli lan :D

bence bayağı zevkli. hem ingilizce de öğretiyor :)

en fazla 4 tane bildirebildim.

ben seviyorum böyle şeyleri. çalışırken sıkılınca arada oynarım.

ücretsiz iptal süreci içindeyse çekmemiştir de o miktarda bloke etmiştir belki, belki ondan gelmiştir mesaj.

benim başıma da geldi, sonra öde seçenekli alıyorsun, gidiyorsun ödeyeceğim diye, almış oluyorlar ücreti. bazen oluyor, genelde olmuyor. olmaması lazım.

son zamanlarda cekiyorlar orada ode secenegini secmis olsaniz dahi; ama iptalden sonraki birkac hafta icerisinde parayi geri gondermek zorundalar. hesabinizi takip edin, yatirmazlarsa booking.com'la irtibata gecin.

sakin ol normal ön ödeme alıyor
iptal ettirdiğinde birkaç gün sonra para blokesi kalkıyor.

@basond bankayı aradım provizyon alınmış eğer iade gelmezse itiraz oluştururuz dedi. yani almışlar parayı.

yok silinmiş bi başlık değil.

etmez bence de işte okuyanların aklına gelirse diye yazdım. ayrıca mesela başlık silinmiş olsa bile silinmemesi lazım normal koşullarda ama yine de bug benzeri bişey olabilirdi. ama dediğim gibi işte silinmiş bi başlık da değil.

www.youtube.com

bol m'li migros'lar, pasabahce'ler, mudo'lar.

haftasonu bir bara gidip gece bardağını alıp çıkabilirsin. bir bardağın bi önemi yok onlar için, sallamıyolar da zaten.

bardan al çık +1

migroslarda oluyor da bana onlar tat vermiyor. barlardaki bardaklar gibi olmuyorlar yani. 2 defa bi bardan guinness bardağı hacıladım :(

Barlardan nasıl hacılıyorsunuz fark edilmiyor mu? Nerenize koyup çıkıyorsunuz? :) Garson gelip boş nerde abi dese ne derim ben :) daha önce bir garsona rica ettim veremeyiz dedi pezemenk :)
Bir züccaciyeye bakmıştım ama bulamamıştım daha önce.
Migros'u bilmiyordum bakacağım.

kalabalıktık ikisinde de. kalkarken hesabı ödemek için kasaya gitti millet o ara çantaya koydum :)

ben hiç gizlice götürmedim ya. birayla beraber dışarı çıkıp yürüyüp gittim ahah. kadıköy barlar sokağında bu çok rahat oluyor. özellikle de eski belfast en kolayı. akşam 2'de filan kapatırlar, dışardaki masaları toplarlar. onlar diyor zaten masaları toplamamız lazım, siz devam edebilirsiniz vs. diye. sonra kapatıp gidiyolar zaten.

alıp çıkıp gideceksin garson niye boş nerde diye sorsun? istersen vermez tabi de kırdığını farzet bardağı. ha alıp gitmişsin ha kırmışsın. onlar eşantiyon geliyor bara bir zararı yok.

yavuz tuğrul kim acaba :)

O iddiaya girmis kaybetmis soyadini oyle yapmis.

"kayıp kuşak filmleri", bayılmıştım buna..
"kieslowski kieslowski'yi anlatıyor", bu da şahaneydi.
bir de şu çok meşhur tuğla kitap var: "bir film nasıl okunur", tekniğe boğulmak istediğimde bakarım arada.

bir de doğu-batı dergisinin sinemayla ilgili çıkardığı 4 sayı var, okumadım henüz ama onlara da göz atabilirsiniz, ilginizi çekecektir.

son nefesim de güzeldi. aslında bunuel'in biyografisi daha çok ama yine de sinema kitabı da denebilir bence.

Yamuk bakmak

Sinema teorisine giriş/ ayrıntı yayınlarından

çok genel bir soru bu. Kuram kitabı da tavsiye edebiliriz anı kitabı da teknik anlatan kitap da.

benim kutsal kitabım şu:
(bkz: ekipsiz asi) robert rodriguez'in ilk filmini yapışını anlattığı günlük/anı kitabı.

Agora yayınlarının yönetmen serisi güzel evet. Kubrick-Tarantino-Trier vb. çok fazla kişinin var.

Genel bir özet, kuramlar-akımlar için "Sinema Kuramlar 1-2" diye iki kitap çıkmış, baya özet gibi duruyor azıcık inceledim ama okumadım henüz. Başlangıç için olabilir.

Christopher Vogler - Yazarın Yolculuğu , bence senaryo kitaplarının hası da budur. Mitolojiden tarihten getirmesi olayı çok hoş. (further reading: the hero with a thousand faces - joseph campbell)

daha teknik, kamerayı nereye koyuyoruz dersen "film dilinin grameri 1-2-3" var.

ben daha bu yaz girdim. hiç kimse bişey sormadı ama bence yine de bi rezervasyon gösteren kağıt olsun yanında.

sınırda bir sıkıntı çıkacağını sanmıyorum en azından benimki çok temizdi. orada öncelikle kalacak yerin kesin değilse düşünme bile rezerve et çünkü turist (hele ki turkish guy) illa ki üçkağıda getirilmek, yolunmak istenen insan modeli. görgü kuralları falan avrupa kafasında bekleme o yüzden her işini çekinmeden halletmen lazım. Onun haricinde sıcak kanlılar, he sıcak kan falan fazla yüzgöz olursan da çarparlar :) tabi ki eninde sonunda bunlar bana ait düşünce ve birikimler sen rüya gibi bir romanya tatili yapabilirsin ;)

Bu sene 2 kez 2 farklı sınır kapısından girdim kara yoluyla herhangi bir sıkıntı yaşamadım

ahah ya inanmıycaksın belki ama şimdi soruyu okuyunca hatırladım bu soruyu o zaman okuduğumu ve baktığımda favorilemişim de zaten :) ama filmi bilmiyorum ahah.

İmdb'de advanced search kısmı var. Ordan filmin süresi, dili, muhtemel puanı, türü gibi seçeneklerle olasılıkları azaltıp arayabilirsin.

fx de damien diye bir dizi var orda da oyni olay var.

Bulursan bilgilendirir misin?

Hocam bunu bulamadınız değil mi hala? Favoriye eklemisim duyuruyu bulunursa izleyeyim diye.

belgrad'ın merkezinde otogar gibi bişey var ben ordan gittiğimi hatırlıyorum. 1 saat mesafe zaten. bulduğuna atla git, problem olmaz bence.

aynen hocam o merkezdeki otogardan atla git, daha kolay anlasirsin tren garinda ugrasmaktansa.

www.youtube.com

can gox dinlemem ama bu güzeldi.

www.youtube.com

www.youtube.com

Ben de giremiyorum, önceden çalışıyordu ama. Son günlerdeki olaylarla ilgisi vardır belki.

o link değişmiş. burdaki öğrenci otomasyonunu tıklayarak girebilirsin.

aof.anadolu.edu.tr

ikinci universiteler icin kimlik karti aralik'tan itibaren dagitilacakmis.

sinavlara nufus cuzdani ve online ulasabileceginiz bir sinav giris belgesiyle giriliyormus.

chrome'dan girilmiyorsa genelde sistemde sikinti oldugundandir. altyapilari oldukca zayif.

edit: cep telefonunuza mesaj da gelmis olmasi lazim bir ya da iki hafta once

kaçırılma istemiyorum zaten. daha doğrusu ne olduğunu bilmek istemiyorum :) güzel film ama oldboy gibi değil mesela istediğim. diğerlerine bi bakarım. gone girl de benzermiş herhalde evet şimdi görünce aklıma geldi. ben affleck'i pek sevmediğimden pek ilgilenmedim de bakayım yine de.

Murakami kitaplarinda karakterler oyle aniden ortadan kayboluyor nedeni nasili da belirsiz kaliyor.

K-PAX (2001) - nereye gittiği belli olmadan kaybolma
Down and Out in Beverly Hills (1986) - nerden geldiği tam anlaşılamamış adam

www.imdb.com
hakında birsey okur da bi spoiler okumuş olursan kaldır at çöpe bu filmi..direk izle derim..

Ben aadece bizim caprazdaki yufkaciyi biliyorum onun da mantisi guzeldir ama herhalde 1 2 denedigim yerden kastin orasi
Carsida vardir bir de

yok aslında orayı denememiştim :) aslında ben ordan biraz uzaklaştım da yine de çarşıdan yakındır. bi deniyim.

gözümde beliren şu oldu: unutmayacagiz.com ama önlüklü fotosu yok

www.izlevideo.net


Renan Fosforoğlu

ergin orbey de olabilir.

(bkz: la ceremonie)

white nights of postman alexander tryapitsyn - konchalovsky (tr altyazısı yok)
leviathan - zvyagintsev
chungking express - wong kar wai
in the mood for love - wong kar wai
ayneh - cafer panahi

Me before you izlemediysen tavsiye ederim kesinlikle.

Cizgili pijamali cocuk....

Detachment (2011)

mar adentro.
izlemediyseniz ve mutlak dramcıysanız izleyebilirsiniz.

incendies
submarino

(bkz: broken flowers)

Biutiful

Öncelikle şu listeyi şiddetle tavsiye ediyorum.
www.gamesradar.com

Benim pek film izleme alıkanlığım olmadığı için az sayıda izledim ve benim de sevdiğim bir tarz mutsuz son. Muhtemelen izlemişsindir önerilerimi ama yine de yazayım.

1-) Love Story (1970)
2-) Blue Valentine
3-) 500 Days of Summer
4-) The Notebook (Müzikleri falan biraz sıksa da)
5-) A Walk To Remember (Senaryo zayıf gibi gözükse de, aradığın tarz)

Iyi Biri

(bkz: El cuerpo)

(bkz: dancer in the dark)

www.imdb.com

John travolta'nin eski bir filmi vardi. Cikolata fabrikasinda calisan dar gelirli bir aile babasiydi bu filmde. Mutlu sonsuz film ama adini hatirlamadim:)
Hatirlayan olursa bana da yazarsa makbule gecer:)

bok gibi. "dolayısıyla genelde hep mesajlar alıyorum "bu kullanıcı adını biz alabilir miyiz?" şeklinde" cümlesini 1-2 defa okudum.

varoş niki
cazibesi yok
derdini

ergenler için vauv! olabilir

sanki masasında bir rulo tuvalet kağıdı varmış gibi.......

şunu serbest çağrıştırdı bana bu nick: (bkz: otuzbir çekmekten çıldırdım)

ben böyle yalnızlı, hüzünlü, melankolik nickler görünce onun sahibine çok acıyorum yav. bende acayip badak bir izlenim bırakıyor.

teşekkür ederim arkadaşlar, şu an ağlıyorum ve kullanıcı adımı değiştirmeye gidiyorum :(

ama gerçekti yani, uydurma dğeildi.

@j r r tolkien hayrani: bilmiyorum, genelde sayfalar için başvuruyorlar ama.

Bana cok itici geldi.
@kostebek kurabiye ahaha nokta atisi gibi bir sey olmus:)

mirc dönemini çağrıştırıyor öyle sade, öyle net. ama sevmedim çünkü özellikle malum filmden sonra herkes bi ıssız adam herkes bi yalnız ama cool tip. ergenlere etkisi olur belki ama kişisel fikrim; beni ergenken de etkileyemezdi.

gönderme öncesi edit: yalnız cevaplara şimdi baktım herkes ergenler üzerinde yoğunlaşmış :)

biraz radikal olun, atmaya alışın. sonra gelişigüzel kutulayıp tekrar taşınınca bir gruplama yapabilirsiniz.

kutula, poşetle vs topla bi şekilde. ayırmayı yeni eve yerleşme aşamasına bırak.

o kadar da irdelememek lazım ya. 100 tane tükenmez kalemi tek tek denemek nedir. taşınırken bazen bırakma noktasına geliyosun, nolacaksa olsun diyosun ama sonra yine mecbur topluyosun işte.
benden de böyle saçma sapan şeyler çıkıyor tamamen anlamsız ama atamıyorum da. mesela ben olsam o 100 kalemi bir torbaya koyup koliye atmıştım. genel olarak yaptığım şey, aynı odadaki eşyaları, ıvır zıvırları bir koliye atıp taşındıktan sonra da yine aynı şekilde çıkarıp bir yerlerde muhafaza etmeye devam etmek :) istifle gitsin bence işte.

Hayirrr kesinlikle bir koliden digerine koyma yoksa cop ev olur! Mutlaka at. Internette cok guzel siteler var az esyali yasam, nasil ev temizlenir vs. ozellikle ingilizce. Mutlaka oku onlari. Valla gelebilsem tertemiz yaparim o evi hic acimam, boyle bir arkadasin varsa yardim iste.

Teşekkürler herkese ORGANIZING IS WELL-PLANNED HOARDING isimli bir yazı buldum. Sinirim katlandı. Sanırım elime geçeni atacağım. Bunları okuyarak kendimi saat başı gaza getirip paketleme işlemlerine geçmeyi planlıyorum. Umarım işe yarar :(

taşınırken eğer eşyalar düzenli değilse onları kolilere koyarken düzenlemek gereksiz bence. her şeyi olduğu gibi kolilere, poşetlere istifle. ardından yeni taşındığın evde eşyaları yerleştirirken her şey zaten elinden teker teker geçiyor olacak. bu aşamada mümkünse yanına mantıklı bir arkadaşını alıp, biraz gaddarca eşyaları atacak ya da satılabilir durumda olanları satacaksınız. tek başına olunca insan her şeye bir kılıf uyduruyor saklamak için.

geri dönüşüm konusunda da neredesin bilmiyorum ama bulunduğun yerin belediyesini arayıp bilgi alabilirsin. söylüyorlar plastiği şuraya bırakabilirsiniz, cam atmanız için şurada kumbara var falan gibisinden.

bir de eğer toparlanma kısmı da zor geliyorsa (ben taşınırken orada çok sıkıntı yaşadım mesela, eşya toplarken yolculuğu anımsattığı için acayip midem bulanır) nakliyat şirketlerinden evi kendileri toparlayanlar da oluyor. böyle bir şirket ayarlayabilirsin. sen hiçbir şeye dokunmuyorsun, anca şu şuraya konsun, bunlar birlikte paketlensin falan diyorsun, gerisini hallediyorlar.

göndere tıklamadan son bir öneri daha vereyim. yeni evinde kolileri açıp yerleştirmek zor gelirse hemen hoop house warming party adı altında arkadaşlarımızı eve topluyoruz, kolilerin içlerindekileri kabaca yerleşecekleri yerlere kaldırtıyoruz (örneğin mutfak dolaplarına tabakları dizmezler de tabak çanak ne varsa mutfağın bir köşesine götürürler falan), sonra da eşyaların içinden beğendikleri ne olursa alabileceklerini söylüyoruz. böylelikle hem fazlalık eşyalardan kurtuluyor, hem de house warming denen hedeyi konukların iliklerine kadar yaşatıyoruz.

ben de taşınırken aynı dertle uğraştım, 2-3 senedir kullanmadığım şeyleri vermeye karr verdim. Freecycle, atmaver gibi oluşumlardan size gereksiz gelen bir çok eşya başkasının ihtiyacı olabiliyor. Hem de kapıdan gelip alıyorlar, mis.

ben evi bu yaz boyadım. hanımla beraber mikeriz bu işi deyip bir traktör dolusu eşya attık. birine lazım olur, bez olarak kullanırız, bunun bir parçasını başka elektronikte kullanırız, yeni çocuğu olana veririz diye diye biriktirmiştik. çoğu eşyanın yenisini alabileceğimizi, yedek parçaların her daim elimizin altında olduğunu kıyafetlerin de modasının geçtiğini kimseye veremeyeceğimizi birbirimize telkin ederek attık. şimdi rahatız. hiç bir şekilde aramıyoruz o eşyaları da.

bu işin özü şu soruyu sormak:

ben bu nesneyi son 6 ayda kac kez kullandim? sorunun cevabina göre atip atmamaya karar veriyorsunuz.

ben de tam bir cöpcüydüm ama her esya insanın ömründen yiyor, bunu fark ettiginizde siz de esyalarla vedalasirsiniz.

Atacağınız elektronik, metal, kağıt türü geri dönüşebilir şeylerin hepsini bir köşede biriktirin, son gün sokaktan geçen herhangi bir kağıt vs. toplayan kişiyi çağırırsanız adam hazine bulmuş gibi sevinir.

gercekten ise yarar seyleri atmak yerine dagitabilirsin. en azindan isine yarayan biri kullanir.

kullanim degeri oldugunu dusundugun fakat gozden cikarabilecegin, onemsiz esyalarini benzer diger esyalarla bir araya koy. toptan ver.

eski bir istifci olarak;
ben azaltmaya bir arkadasimin son tasindigim evime gelip boyle sakin sakin feng sui'den bahsedip, salonda ufak bir tur atip bir kac dokunus yaptiktan sonra evdeki degisimi gorunce basladim.

oncelikle bir sakinle, nefes al, su an cok mukemmel bir zamanlama bu is icin. yeni evine cop tasima. kullanmayacagin hicbir seyi goturme. yeni evinde yeniye yer olsun.

yaninda bir arkadasin olsun. bazi seyleri atmana yardimci olur, seni gaza getirir. fikir verir vs.

geri donusum guzel bir sey. ama copun yanina biraktiginda da donusum olacak emin ol. cop toplayanlar aliyor o esyalari. onlarin da isine yariyor bir sekilde. freecycleda cok simarik tipler oluyor bazen, sinirini bozuyorlar insanin. ya da senden alip satiyor mesela. o isi sona birakabilirsin. verilecegine karar verdigin esyalari bir koseye ayir, toplu foto cekip paylas. tasindigin gun adresi yaz, gelip alsin isteyen.

paketlemeye zorunlu seylerden basla. ve en cok yer kaplayanlardan. minikleri sona birak. sabrin da kalmayacagi icin atman kolaylasir.

Öncelikle geçmiş olsun; umarım bu süreç bir an önce biter ve taşınırsın.

Taşınmak çok meşakkatli bir iş. 20 defa taşınmış biri olarak söylemeliyim ki her taşındığımda psikolojim bozuluyor. Önceki evden çıkış ve yeni eve alışma süreci derken bir süre dumura uğruyorsun. Ama değişikliğin her zaman iyi geleceğini unutma. Hem bütün eşyalarını gözden geçirmiş ve temizlik yapmış da oluyorsun.

İstif konusuna gelecek olursak da bu berbat bir alışkanlık. Kesinlikle duygusal düşünmene izin vermeden 3 ay içerisinde kullanmadığın her şeyi ama her şeyi at. Düşünmeden at. Senin gözü çıkmış oyuncağının fakir bir çocuğu sevindirebileceğini unutma. Gereksiz her şeyi attığında içindeki o rahatlama hissini paha biçilmez olacak.

Bundan sonra da yeni şeyler alırken 10 defa düşün ve bir eşyan eskimeye başladığında ya da kullanılmaz hale geldiğinde ortadan kaldırmak yerine kalıcı olarak icabına bak.

1 ay önce taşınmış biri olarak yazıyorum.

eğer taşınma öncesi ayırmaya başlarsanız o iş bir türlü bitmez. her şeyi olduğu gibi kutulara koyun. en fazla kırılacakları gazeteye sarıp öyle kutulayın. yalnız kutunun üzerine içinde ne olduğunu yazın. atıyorum, "beyaz kitaplık üstten 2 raf" veya "mutfak, su bardakları, çatal-bıçak" gibi. sonrasında yeni evde çok yardımcı oluyor yerleşirken.

ayırma, sınıflandırma, atma işlerini yeni evde geniş geniş yaparsınız. taşınma süresini en kısa sürede geçemeye bakın, yoksa hem ruhen hem fiziken çok yıpratıyor insanı. yerleşme ve düzenleme işlerini yeni evde yaparsınız.

burası olsa gerek.

www.zomato.com

tam karşısında değil ama özsüt olabilir mi? küçücük bir dükkanı var

www.zomato.com

özsüt veya başka bir bilindik marka kesinlikle değil. öyle kendi halinde küçük bir dükkandı. eskiden olduğu yerde şimdi ya bir restoran ya da bir büfe falan vardır.

ben cevap yazarken bi kadıköy lafı vardı da ondan ben de o linki verdim. bence hala kadıköy olma ihtimali var :)

Şimdi Derya Kafeterya var tam iskelenin karşısında, menemeni meşhurmuş

alice in wonderland değil de alice in chains işte zincirlenmiş vs?

Tepedeki+1


Alice harikalar diyarında, carroll, blake, huxley, the doors, jefferson airplane vs.

Bu kültür ve bu kitaba sürekli yapılan göndermeler ve bu kitaba ilham olan şeyler...

Bunlara çok acımasız eleştirilerin getirileceği günü heyecanla bekliyorum. Ginsberglerle, kerouaclerle falan londonların steinbecklerin unutturulduğunu birilerinin çıkıp en yüksek yerlerden bağırdığı günü. Algı ve gerçekliği sorgulamakla 3d sinema yaşamak ve sanat malzemesi olarak bunu kullanmak bambaşka şeyler. Talkin' 'bout my generation, mu g-g-generation... bir şeyin içini boşaltmanın en güzel yolu şekli içeriğin önüne koymak ve olayı enflasyona uğratmaktır bence. Neden bunları zırvaladım, sanırım insan eve dönemeyecek kadar uzağa gittiğini anladığında, evinde kendi pisliğinde boğularak öldüğünde ve onu saf olmayan amaçlarla kutsallaştıran pembe gergin domuzlar artan karlarıyla aranan sessizlikte hayatlarına devam ettiklerinde o insanın insanlığı elinden alınıyor gibi hissediyor ve kızıyorum. Sadece layne staley için demiyorum. Abd bir şekilde kendi insanını protesto etmekten savaşma sevişe geçirmeyi, kültür pompalamayı, konuşma ot iç bak algının kapıları, ye iç uyu unut demeyi başardı. Bizdeki jiletçiler falan... her toplumun kendine has versiyonları mevcut. Neyse in chains zaten, söylemişler işte. Yani bence de güzel bir gönderme ama galiba nedenlerim farklı ve ben bunları buraya not etmek istedim.

Edit: mobil stanley yazmış.

10 oldu sayın Kadıköyseverler. Odama kovan kurup bal mı yapıyor napıyor a*ına koduklarım bu ne lan

hava soğudu evler göreceli olarak sıcak. içeri kaçıyorlar. bizdede var. sinek ilacı kullan. mevsimler değişti sinekler daha fazla kalıyor artık.

ya benim evde de var. ne işi var hala, bi de gecenin köründe geliyor, sinirlerim bozuluyor.

ee ne zaman ölecekler ya yeter artık! evlere kaçıp bizimle mi yaşayacaklar bir dahaki yaza kadar :(

sıtma olacağız. başka semtlerde hiç sivri mivri yok. bok kokulu kadıkö'de var bir tek. kurbağalıdere'nin ürünü diye tahmin ediyorum

?

?

acil, arkadaşlar.

yok demek işte bilen. ben de bilmiyorum. ama ben olsam galata civarındaki müzik dükkanlarına sorardım tek tek madem böyle acil.

(bkz: zivot i smrt porno bande)
(bkz: dom za vesanje)

4 luni 3 saptamani şi 2 zile da iyi evet. aklıma gelmemişti.

filmi izlemedim ama lilja4ever'ın çekimleri estonya'da yapıldı diye biliyorum, o halde estonya'dan oldukça ağır bir tane gelsin: klass.

ukrayna'yı da doğu avrupa'dan sayarım dersen plemya. konuları benzer. yalnız ikisini üst üste izleme, gafayı yiyen üzüntüden, kederden. ikisinin de "liseli asi genç" filmi gibi göründüğüne bakma, klass'ı izleyip de kafayı yemeyen tek bir kişi görmedim şu ana kadar. hatta ben de izleyeyim tekrar.

@meister, klass'ı izlemiştim, evet fena değil. ama asıl önceliğim doğu avrupa'nın sokağını, taşını, toprağını, kapalı havasını ve insanını izleyebileceğim bir film. sarsılmak da istiyorum ama önceliğim bu. önerileri değerlendireceğim, teşekkürler.

4 luni 3 saptamani şi 2 zile da iyi evet. aklıma gelmemişti. son verdiğin cevaba göre hatta şimdiye kadar söylenenlerden en uygunu bu gibi.

bir de son şunu yazıyım. şu başlıklara bakabilirsin ama burada uzun listeler var.

(bkz: yugoslav black wave)
(bkz: czechoslovak new wave)

Hostel,slovakyada geçiyordu.

bilmiyorum ama olursa katılmanı tavsiye etmem, idefix son zamanlarda berbat hizmet sunuyor.

@signore
Ya onu okudum şimdi, zaman zaman patlıyorlardı böyle, acaba geçici bir şey mi diye düşündüm. Umarım öyledir.

her sene yılın sonunda oluyor ben de yararlanıyordum ama idefix tasarımı değiştirdiğinden beri ordan hiç sipariş vermedim. bakalım yine de böyle kitap fuarı olursa yine alabilirim. ben hiç bugüne kadar sorun yaşamadım idefix'te. d&r'la idefix aynı artık farklı bir indirim olacağını pek sanmıyorum ama bakalım.

Aslında uzun süredir aynı şirketler ama sanal kitap fuarında ciddi fark ediyor fiyatlar. D&R da ondan sonra indirime giriyor tekrar. Hatta kargo bedava kampanyalarını bile art arda günlerde yapıyorlar.
Herhalde kasım gibi Tüyap'a alternatif olarak girer yine indirime.
Denemeye değer bence :)

Muzede 1den fazla kisi olunca noluyor ki? Muze gezilecek iste :D

Karakoy'e gidip takilabilirsin, cok tatli yerler var. kahve vb.

mekan adı alsam bir de 5-6 gbi çıkarım diye düşünüyorum.

Orada hepsi bir arada zaten, sec begen gir otur.

Fil kitap&kafeyi seviyorum.
Bir de karabatak ve asma altindaki sokakta herhangi bi yerde otursan da olur, pim vb var.

balkan filmleri gösterimi de var, yarın başlıyor.

www.istanbulmodern.org

bence ne yazık ki vizyona girmez

Ticari sinemaların vizyona sokacağını zannetmiyorum ama belki Başka Sinema gibi güzel oluşumlar sayesinde izleme şansı buluruz.

başka sinema'da gösterilmesi muhtemel önümüzdeki aylarda. takip etmen lazım. ama o kadar da iyi değilmiş sanırım diğer yandan.

spotifyın bu özelliği hayvan gibi güzel çalışıyor.

last.fm bence daha iyi bu konuda. neden kullanamıyosun acaba last.fm'i?

spotify'da bu şarkı önerisi olayı da benzer sanatçılarda gördüğümüz isim listesi di mi benim bilmediğim bişey yok başka? ayrıca kendi dinlediklerimle ilgili bir radyo da çalamıyorum bildiğim kadarıyla last.fm gibi?

ben de bu konuyla ilgili ayrı bir soru sorayım. olmadı farklı bir soru açarım burada pek görünmezse.
spotify'dan bir hafta boyunca sadece bir grubu dinledim ertesi hafta yine alakasız her haftaki gibi şeyler çaldı haftalık önerilerde. aslında haftalık öneriyi nasıl hazırladığını bilmiyorum. yani çalan şeyler benden uzak değil tamamen ama dediğim gibi önceki hafta boyunca dinlediğim tek grupla alakalı hiçbişey de gelmedi o öneri listesinde. benim spotify'ıma last.fm'im bağlı ordaki tüm şarkılara bakarak mı bir liste hazırlıyor olabilir mi acaba? ki öyleyse bile pek tatmin etmiyor beni o liste.

spotify farklı kollardan yapıyor bunu:

1- haftalık keşif. her pazartesi sana uygun yeni liste hazırlıyor.
2- daily mix. günlük 5 farklı tarzda mix hazırlıyor. içinde listendeki şarkılar da oluyor, yeniler de.
3- liste oluşturduğunda o listedeki şarkılara uygun başka şarkılar öneriyor. listenin altında yeni bir liste çıkıyor.
4- bir sanatçıya tıkladığında benzer sanatçılar sekmesi çıkıyor. sanatçıların sayfasına girip en çok dinlenen şarkılarını dinleyerek fikir sahibi olabiliyorsun.
5- sanatçıların hakkında kısmında o sanatçıların yer aldığı listeler çıkıyor. o listelerden de bir sürü şey çıkıyor.

kesin başka şekillerde de şarkı keşfetmek mümkündür. sonuç olarak, spotify varken diğerleri gereksiz.

tepedeki psychedelic adam'a cevap:
sık dinlediğin grubu "zaten bildiğini varsayarak" sana önermiyor bence. nasıl bir algoritması var ben de bilmiyorum ama öncelik keşfetme üzerine olduğu için hiç dinlemediğin sanatçılara odaklanıyor.

musicovery.com

ruh haline göre müzik..

ekstra filtreler dahil.

@sir gawain,
tamam benim dinlediğim grubu çalmasın da ona benzer bişeyler çalsın ama o da yoktu. her hafta önerdiğine benzer bi listeydi yine. sanki ben bütün hafta o grubu dinlememişim gibi. sanatçı sayfalarındaki sanatçı radyosu da bir liste getiriyor bi kere bu da mesela benim istemediğim bişey ve o liste de toplasan 15-20 şarkı yani kısa. belki ben yıllardır last.fm'e alıştığım için bilmiyorum, öneri olayı last.fm'de kesinlike daha uygun geliyor bana. spotify'ın tek ve en önemli artısı şarkı veritabanın büyük olması ve istediğin an hemen hemen her istediğin şarkıyı dinleyebilmek.

bence youtube da gayet başarılı bu konuda.

www.music-map.com

eskiden zamanının ötesinde entryler listesi vardı en beğenilenler vs. gibi. o listede eksilenen entryler vardı o yüzden anlaşılması kolaydı. şu anda bunu gösteren bişey yok. sadece biriyle tartıştıktan sonra ya da bazı kesimlerin hoşuna gitmeyecek şeyler yazdıktan sonra (rakip takıma laf atmak vs. gibi) bütün entrylerinin bir anda oylanmaya başlamasıyla öyle tahmin ediyolar. ya da işte ertesi gün filan karma puanı varsa o düşünce eksilendiği sonucuna varıyolar.

atıyorum beğenilenler listenizde 451 tane entry var.

siz az önce bir entry girdiniz.

biraz sonra, son oylananlar kısmında sizin az önce girdiğiniz entry görünüyor.

bakarsınız, 451 beğenilen entry 452 olmuşsa, şukuyu kapmışsınız demektir.

ama entry oylanmasına rağmen beğenilenlerin sayısı hala 451 ise birisi eksini verdim güzel kardeşim deyip acımamıştır.

ctrl+shift+n

www.google.com.tr

portable programlar çalışıyorsa bu yönde bi araştırma yapabilirsin.

olmadı bir powershell de deneyebilirsiniz.

1 tane yeni klasör oluştur. Onu kopyala/yapıştır yap sürekli ;)

Karanlık ortam rahat koltuklar. En hard aksiyonda bile mayışıyorum. Normal geliyor bana çözümü yok sanırım.

@angelus; gayet gözünü kırpmadan izleyebilenler de var, imreniyorum. Bünye meselesi galiba.

belki eskisine göre daha yorucu hayatın/işin vardır? ayrıca salona da bağlı olabilir. havasız salonlarda mesela bu daha olası sanki.

uykuyu iyice aldıktan sonra gitmek. yani mümkünse (çalışanlar için pek mümkün değil ama) akşam seansı için güzel bi öğlen uykusu uyuyun, akşama uykunuz gelmez.

bence sinemada uyumak bir sorun değil.
bazen uyuyakalıp, filme bambaşka bir yerden devam etmek çok hoşuma gidiyor.
hatta uykumu getiren filmleri daha çok sevdiğimi bile söyleyebilirim.
kişisel tercihler tabii.

hayır.

Mobilden 2-3 kez cikti bana :/

Bence saçma. Özellikle italyanca için.

İspanyolca, dünyada çinceden sonra en çok konuşulan dil. Üçüncü sırada ingilizce geliyor. Keyfi olarak ispanyolca öğrensen bile bir yerde işine yarar.

İtalyancayla vakit kaybedersin ancak.

Amacsizca degil ki, sevdiginiz ve istediginiz bir sey icin vakit ayirip emek veriyorsunuz. Eger vaktin ve imkanin varsa kesinlikle degil, her dil size yepyeni ufuklar acacaktir. Elbette turkiye sartlarinda tercihen once ingilizceni cok iyi gelistirmen daha iyi ama eger hosuna gidiyorsa neden olmasin. Bu mantikla muzik aleti calmak ya da resim kursuna gitmek de gereksiz sayilabilir. Illa her hobi belli basli aktivitelerden olmak zorunda diye bir kaide yok.

öğren gitsin. Zararını görmezsin.

Açılan 4-5 kurluk bedava dil kurslarını kaçırmadım hiç; kurslar bitince ortada kaldım. westblack'in dediği gibi zararını görmedim ve her dil azıcık, iki gram bilsen bile güzel ve zevkli bir kültürle geliyor. Bunu hobi olarak yapıyorsan, çok da zevkli bir şey ve her haftayı iple çektiğin ve bitmesini istemediğin bir şey haline geliyor. Ha, o 4-5 kurluk dillleri kullanıyor muyum; hiç. Konuşabiliyor muyum, hayır, 4 kur kime yetmiş ama basit şeyleri anlayabiliyorum, kelime yakaladığımda seviniyorum. Keşke daha da gidebilseydim.

Dil öğrenmek zekayı geliştirir. Kullanırsanız daha iyi tabi de zevk alıyorsanız da keyfinize bakın. Ben hep şöyle düşünüyorum. Eğer bu kursa katılmadığım vakitlerde atomu parçalamayacaksam o kursa gidebilirim. Önemli bir kaybınız olmayacaksa gidebilirsiniz.

saçmalığını geçtim zaten mümkün değil amaçsızca dil öğrenmek. kullanmayarak, konuşmayarak dili geliştiremezsin. zaman içerisinde bildiğini de unutursun. a2 sertifikamla hava basıp birkaç afili cümle kurayım, vakit geçireyim diyorsan mesele yok ama "ben italyanca konuşabiliyorum" demek istiyorsan eğer, bunu amaçsız ve ciddi efor sarf etmeksizin zaten yapamazsın. o açıdan bence saçma. ben yabancı dil mezunuyum. ingilizceyi çok severim ve çok sık kullanılan bir dil olduğu için geliştirme, kullanma konusunda sıkıntı yaşamadım. ispanyolca denedim, italyanca denedim... olmadı. evet oturup kafama vura vura gramer öğretseler elbette ki öğrenirdim ama uzun vadede kullanmak, muhatap olmak için ciddi istek duymadığım dillerdi. benim hakkıyla öğrenip konuşabileceğim diller ingilizce ve rusça. belki almanca olur. bunun dışındakiler için, en azından şu an, "ben bunu konuşurum" dememe sebep olabilecek tek bir neden dahi yok. sürekli kullanamayacağım, geliştiremeyeceğim bir dili neden öğreneyim ki?

bir ara vardı bu iskandinav dillerini öğrenme furyası, ben bile 12-13 yaşımdayken köpek gibi norveççe çalışıyordum çok lazımmış gibi. güzel de öğrenmiştim. e ne oldu? herkesin ingilizce bildiği 5 milyonluk ülkenin dilini ana dilim gibi öğrensem ne olacak sanki.

o yüzden bence vaktini, mesaini sana faydalı olabilecek bir şeye ayır. "ben sadece eğlenmek istiyorum, italyanca öğrenirken de eğleniyorum" diyorsan öğren ama, neden zararı olsun o zaman. benim için dil öğrenmek "asıl iş" gibi bi şey, o yüzden ben konuya "öğrenmek zorunda değilsem öğrenmem" gözüyle bakıyorum. binlerce kelime, deyim, kültürel farklılık öğrenip de onları sürekli kullanacak olmak falan öeh. eğlence için gidip bungee jumping yaparım ben niye dil öğreneyim. işte benim "öeh" demediğim, severek çalıştığım tek dil ingilizce ve rusça. gerisine kafam girsin, para verseler de öğrenmem.

ben dilleri severim. yunancayı da bi seviyeye kadar bu şekilde öğrendim. bence zevkli bişey. onun yerine daha çok hoşuna gidecek, elle tutulur bişey yapmıycaksan öğren tabii. hatta yer varsa ben de öğreniyim italyanca :)

Ben İspanyolcayı sadece zevk için öğreniyorum. Bence mantıklı. Kurs nerede acaba merak ettim

Herkese teşekkürler. Bi başlayayim bakalim. Kurs ismek kursu. istanbulda.

su zamana kadar ogrendigim butun dilleri keyfine ogrendim; ingilizceyle basladi, italyanca, ispanyolca ve eski latince. cinceye de baslamistim ama zaman bulamadim sonra.

bence mantikli ve ogren. bir dil bir insan iki dil iki insan demisler.

normalde gişe olmayan sinemalarda da filmekimi için oluyor. yani salona gittiğinde alabilirsin. ama sıra vs. olabilir. sen yine alabiliyosan biletix gişesinden al.

Gişe yanında biletix'in masası oluyor, kimlik göstererek imza karşılığında alıyorsunuz biletinizi.

öğrenci. zortlamaz.

www.dailymail.co.uk

peki mesela yeni yerle 15 kasımda anlaşıp şu anda çalıştığım yere söylemeden yeni yere 1 ay daha kalmam gerekiyor diyip şu anda çalıştığım yere de 2 aralıkta ayrılacağımı söyleyip en fazla 2 hafta kalabileceğimi söylesem filan oluyor mu böyle şeyler :) patlar mı bi yerlerde.

Yıllık izinleri kullandırma insiyatifi şverende. Yani sana hayır iznini bu dönemde kullanamazsın, ben parasını vereceğim diyebilir.

Ama istifa dilekçene yeni iş bulduğunu belirtme. Sadece işten ayrılacağını söyle.
Hangi taraftan olursa olsun, iş anlaşması fesh edilince iş arama iznin var her gün iki saat. Bu yasal hakkın.
Toplu olarak da kullanabiliyorsun. Bu da aşağı yukarı 5 güne tekabül eder senin durumunda. Bunu iste bir hata kazan.

Elbette bakıyorum. Çoğunlukla Başka Sinema'nın filmlerini izliyorum. Kendi sitesinde konusuna bakıp Ekşi Sözlük'te yapılan yorumları okuyorum. Bazen de fragmanını izliyorum. Gidip gitmeyeceğim konusunu okuyunca netleşiyor zaten.

yönetmene, oyunculara ve konusuna imdb den bakarım her halükarda. çok yorum okumam.

imdb.
Ekşi,
donanım haber (başlık: En Son İzlediğiniz Film ve Yorumlarınız)
tavsiye...

imdb puanı çok da umrumda değil doğrusu. 8'lik film izleyip 3-4 verdiğim; 5'lik izleyip 8 verdiğim çok olmuştur (ratingler Yaş ve cinsiyet dağılımı farkettiriyor)...

ekşi ise "ekşi bir ski beğenmeme timi" iş başındaysa o da yeterli olmuyor ancak filmi "şukela" olarak sıraladığınızda dişe dokunur bir şeyler okuyabilyorsun.

bir de çevre tavsiyesi.. ;)

izlemeden önce imdb ve rottentomatoes. yönetmen, cast vs.
beğenirsem ekşideki yorumları sonra okuyorum.

Imdb puanina mutlaka bakiyorum ancak benim icin kriter hic olmadi o puanlama.
Oncelikle afis e dikkat ediyorum. Basarili bir film yapildiysa veya bu iddia varsa bu afise yansir gibime geliyor. Haa 90 oncesi filmlerde bunu pek aramiyorum.
Eger yonetmen veya oyuncu hic tanidik gelmiyorsa girip filmografilerine bakiyorum yonetmenin ve basrollerin. Basarili buldugum tek bir film olmasi yeter (ozellikle yonetmenin).
Ne afis ne yonetmen ne oyuncular beni cekmediyse ancak filme sebebsiz bir yakinlik duyuyorsam eksi ye bakiyorum. Yerden yere vurup elestiren bir yorum bulursam o filmi izliyorum (anti eksici oldugumdan degil, biri olumsuz elestiri yazacak kadar etkilenmis diye dusunuyorum)

Ben sonuna bile bakiyorum ne olmus ne bitmis diye. Sonunu bilerek izlemeyi daha cok sevmiyorum. Yoksa merak ediyodum hep nolcak simdi diye geriliyorum

1) yönetmenden çok anlamam da konusuna, puanına bakıyorum. afişi kötüyse ve açıkçası dili türkçe ya da ingilizce değilse de biraz ön yargılı oluyorum. çok iyi yorum almadığı müddetçe izlemiyorum onları.
2) ekşi'ye bakıyorum.

ben mubi'yi kullanıyorum. orda zevkimin yakın olduğu insanları takip edip onların verdiği notlara bakıyorum. yönetmenine bakıyorum. genelde konuya pek bakmam açıkçası. orda burda dolaşırken denk geldiğim, izlemeyi düşündüğüm bi filmin türü, genel olarak havası hakkında az çok fikrim olur zaten. bir tek festivallerde konulara bakıyorum eğer tanımadığm bir yönetmense.

Ahmet Mithat Efendi-Beşir Fuad

(bkz: tehlikeli oyunlar)

--spoiler--

yazar intihar etmedi de kitabın ana karakteri - yazar da diyebiliriz bence - intihar ediyor diyelim.

aradığınız kitap yaşama uğraşı - cesare pavese
bi de "insanlığımı yitirirken" japon bi herifçi adını unuttum

richard brautigan kitapları çok güzel tavsiye ederim

martin eden - jack london

virginia woolf

stefan zweig - bilinmeyen bir kadının mektubu

"yalnızca seninle konuşmak istiyorum. sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin. fakat benim sırrımı ancak öldüğümde, artık bana cevap vermek zorunda kalmadığında, uzuvlarımı şimdi bunca buz gibi ve bunca ateşle sarsmakta olan şey gerçekten son bulduğunda öğrenmelisin. hayata devam etmek zorunda kalırsam eğer, o zaman bu mektubu yırtacağım ve hep sustuğum gibi, bundan sonra da susmayı sürdüreceğim. fakat mektubum ellerinde ise eğer, o zaman bil ki, burada artık ölmüş olan biri sana hayatını, ilk dakikasından son nefesine kadar hep senin olmuş olan hayatını anlatmaktadır. kelimelerim seni korkutmasın; ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez. senden tek istediğim, şu anda sana kaçmakta olan acımın hakkımda ele verdiği her şeye inanmandır."

www.edebiyathaber.net
Kitap değil ama not

www.edebiyathaber.net

yorumokuyorum.blogcu.com

nice tnetennba'ya tezahürat için geldim. kesinlikle yaşama uğraşı +1 diyorum. onu okumasan bile cesare pavese'nin herhangi bir romanını oku, o acı tadı her şekilde alırsın. ben ne zaman okusam kitabı okşayıp "abi niye böyle bi şey yaptın ki sen ne ya koskoca edebiyatçı adamsın sana karı mı yok be :(" diyorum ister istemez.

Yaşamak için motivasyonunu kaybetmiş... "Tutunamayanlar"

Ayrıca Oğuz Atay'ın aslında intihar ettiğine dair birkaç şey okumuştum.

Stefan Zweif esiyle birlikte intihar etmis bir yazardir ve kitaplari tavsiye edilir. Yukaridaki arkadasin cevabinin ustune amok kosucusu diyorum. Aslinda sadece amok kosucusu degil tum kitaplari okunmali zweig'in.

Jack london ub martin eden i yari otobuyografik bi romandir. Ana karakteri intihar eder. Sonrasinda jack london da intihar etmisti. Bi bakabilirsiniz.

en.wikipedia.org

bu da kitap: www.idefix.com

gunluklerinin derlenmis haliydi galiba.

Sergei Yesenin ve Vladimir Mayakovski; ikisi de şair ve hikayeleri çok acıklı.

Sylvia Plath etkisiyle Nilgün Marmara.

Bence yanlış sıçıyorsun.

şu videoyaya da bakayım, instagram'a da bakayım derken 20dk yı bulabiliyor gerçekten.

ev arkadaşım laptopla giriyodu çıkınca ayakları uyuştuğundan yürüyemiyodu

benim de 2-3 dk mı alıyor. eşim ise girdiği zaman yarım saatte anca çıkıyor. anlayamıyorum napıyor onca saat. ben zaten erken çıkacağımı bildiğim için yanıma hiçbişi almıyorum çünkü alırsam konsantre olamıyorum o zaman daha uzun sürüyor.

en guzelini yapiyorsun fazla uzun kalmak basura neden olabilir.

ben genelde 45 dk dan once sicamiyorum. 20 dk da sicarsam kendimi sansli sayiyorum

bu da buradaki son entryim daha da kiz dusmez burdan

@fay day to break
yoo gayet isimi bitirip cikiyorum. geride kimse kalmiyor :D
hayir insanlar sinyal gelmeden tuvalete girip gelmesini mi bekliyor anlamadim..

Kabız olmamışın bence. Kabız insan 45 dk da durabilir tuvalette, durmuşu var yani :$ :$

bu arada hatali yazmisim duyuruda. giriyor degil girmiyor olacakti. mobildeyim.

3-4 dk
5dk olmamıştır hiç.

ben sabah ilk tuvalete gittiğimde uyuyakalabiliyorum sdsjk onun dışında işim bitince çıkar giderim.

Ben de hıc anlamıyorum bunu ya. Baktım tuvaletim gelmiş, sıkıştırıyor, giriyorum. 20 saniye içinde patır patır çıkıyor ne varsa. Ondan sonra uğraşşam da gelmiyor yani bişi. Nası o kadar saat kalıyorlar, garip.

ben de sormuştum bunu. buradaki cevaplara ek olsun.

(git: 1059253)

ben de tuvalette işini ışık hızıyla halleden bir insanım.

maksimum 3-4 bilemedin 5 dk'da çıkıyorum.

bazı insanlar temizlenmek için birkaç dk işini uzatabilir belki. ya da bağırsakları bozunca falan bi müddet uzun kalabilir. ama sürekli uzun süre kalmak pek sağlıklı gelmiyor bana. aynı zamanda iğrenç geliyor. ve orada okumak gibi bir eylemi yapmayı da hoş bulmuyorum. vaktini düşünerek değerlendirebilir insan orada.

ben bugün öğlen sorunsuz aldım ya. tek sorun giriş yapmadan biletleri ekledikten sonra biletlerin kaybolmasıydı, o yüzden tekrar hepsini seçmek zorunda kaldım da satın alma aşamasında sorun olmadı. ben de biletix'ten olduğunu düşüyorum çünkü saçmalayabilen bir site ama başka bir kart deneme şansın yok mu acaba?

@tepedeki psychedelic adam; maalesef, başka bir kartım yok. yarın tekrar deneyeceğim.

geçen ben de sorun yaşadım burda. sanırım web sitelerinde bir sıkıntı var.

diğer taraftan düşününce ne site değişti ne de kart değişti dünden bugüne o yüzden olmaması lazım ama biletix işte belli olmaz. olur umarım.

www.youtube.com

lap steel guitar diye aratıp bi bakabilirsin.

burdan bakınca listede var.

www.eshot.gov.tr

ben de gördüm ama yol çalışmasu yüzünden duraklar kaldırıldı, teşekkür ederim yinede

duraklar en son duruyordu yolun ortasında garip bi şekilde. en son dediğim iki hafta falan önce.

çook sağolun ne olur ne olmaz diye erken geldim şimdi duraktayım cidden yerinde duruyor çalışma olduğu halde.

şurada en aşağıda kesme işareti ile ilgili 2. madde uygun herhalde.

tdk.gov.tr

yukarıdaki linkte

Kesme İşareti ( ’ )

1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm, Türkiye’mizin, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se, Şinasi’yle, Alman’sınız, Kırgız’ım, Karakeçili’nin, Osmanlı Devleti’ndeki, Cebrail’den, Çanakkale Boğazı’nın, Samanyolu’nda, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Resmî Gazete’de, Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’ni, Eski Çağ’ın, Yükselme Dönemi’nin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na vb.


ve sonrasındaki kısımda anlatılmış.

amerikan başkanı değil abd başkanı yazman gerek. ona gelen ekler de ayrılır.

Bugün sorduğum soruyu da içerebilecek bir apdeyt gelmiş! Bugün ya. twitter.com

bu twitter hesabında kısa, güzel bilgiler oluyor.

twitter.com

ayrıca ben de önerileri duymak isterim. bana kitap da olur :)

alt+shift

türkçe yoksa önce denetim masasından klavyeye türkçe'yi eklemen gerekir.

sapiens ama son 50 sayfam kaldı ardından grange ın son kitabına başlayacağım. lontano sanırım.

Parfümün dansı

Yaban-Yakup Kadri

Dini dünya işlerine karıştırmanın faydaları az önce bitti.
Aptalı Tanımak - Celal Şengör buna başlıyorum.

iskender pala, efsane.

(bkz: ben buradayım)

Kizim olmadan asla'yi yeni bitirdim. Su anda da james patterson'dan suikast'i okuyorum.

Bir Bilim Adamının Romanı-Oğuz Atay

bülbülü öldürmek

The murder of via belpoggio-italo svevo

Intermezzo, Fikret Adil

dostoyevski ev sahibesi

uğur mumcu - katiller demokrasisi hırsızlar düzeni

kara kitap - orhan pamuk.

dostoyevski - beyaz geceler

din bu - turan dursun
white fang - jack london

jared diamond- guns, germs and steel

Mehmed Uzun - aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık

doğan cüceloğlu - savaşçı

Ölüler Böyle Sever - Charles Bukowski

Haruki murakami- after dark

''Vişnenin Cinsiyeti'' ve ''Gen Bencildir'' dönüşümlü olarak ikisini okuyorum.

Satori.

kuyucaklı yusuf (s. ali)
fear and trembling (kierkegaard)
farther reaches of human nature (maslow)

günün farklı bölümlerinde bu üçü

Ezilenler - dostoyevski

bu arada lesmiserablesi bugün metroda görmüşüm galiba.

Şu çılgın türkler

Jean-Luc Nancy / The Creation of the World or Globalization

Hölderlin / Hyperion

Samuel Beckett / All that fall

(Ben de diyorum neden bu kadar mutsuzum)

devlet-platon
camus bir ahlakçının portresi - stephen eric bronner
usta ile margarita - mihail bulgakov

çankaya- falih rıfkı atay

Filin yolculuğu
Bicycling science
Protein saflaştırma rehberi
Fossils for amateurs
Knitting lingerie style

Hepsi yarıda, bitmeyi bekliyor, kimi bitmiyor kimi bitsin istemiyorum.

Gafillikler Kitabı - Akdoğan Özkan

Kumpanya - Sait Faik
Köpek Kalbi - Bulgakov

budala. aslında 10 yıldır okuyorum bu kitabı, bir türlü bitiremedim. bunun gibi yarım bıraktığım bir de karamazov kardeşler var. budala'yla birlikte bir yandan da koku'yu okumaya çalışıyorum.

Suç ve Ceza
Hayvan Çiftliği.

Tek kitap okuyamıyorum.

istiklal - aslıhan pasajı. kadıköy - kafkas pasajı, akmar pasajı'nın daha çok alt katı.

kadıköyde Akmar pasajı var,yine kadıköyde Ptt'nin sokagına girince bir pasaj var (kadıköy çarsı mı neydi adını hatırlamıyorum) alt katında cizgi romancılar var.

tr.m.wikipedia.org

6 sıfır atılmadan önce trl idi, altı sıfır atıldıktan sonra try oldu. yeni lira'nın y'si.

eksisozluk.com

eskisinin kodu trl idi.
yenisi yeni türk lirası ismiyle çıktığı için try yaptılar.

gerizekalı olduğum için y'nin yeni anlamına geleceğini düşünemedim, ingilizce bulmaya çalışıyorum :/

Allah'tan
hiç de bile

"hiç te bile"yi genelde değil hiç yazmamak lazım zira yanlış.
diğeri de normal sertleşme işte. arada kesme işareti olması bir şey değiştirmiyor.

Allah'tan doğrusu.

te diye bir şey yok ki ayrı yazılsın. Hiç de bile doğrusu.

Birincisinde ses sertleşmesi var, Ayşe'den, Murat'tan, bankadan, topraktan vs.
İkincisinde yok çünkü oradaki "de" kendi başına bir sözcük, sadece büyük ünlü uyumuna göre de/da oluyor.

Kesme işareti kullanıyorsanız, yani ekse sertleşme olur.

Ek değilse, bağlaçsa, sertleşme olmaz. Ben normalde de "hiç de bile" diyorum aslında.

Edit: Bağlaçlar ek değildir.

1)SERT SESSİZLERİN BENZEŞMESİ:
Türkçe'de " p, ç, t, k, s, ş, h, f " harfleri ile biten sözcüklerden sonra, " c, d, g " harfleri ile başlayan ekler gelirse; ekin ilk harfi " ç, t, k " olur. Bu kurala yumuşak sessizlerin sertleşmesi, kısaca benzeşme denir.

Bu durumda Allah kelimesi 'h' ile bittiği ve kendisine 'd' ile başlayan bir ek geldiği için benzeşme olur ve 'Allah'tan' şeklinde yazılır.

2) de ve da ekleri ayrı yazıldığında t ile yazılmaz, yalnızca birleşik yazıldığında ve benzeşme olduğunda t harfi ile yazılır.

Allah'tan: burda zaten ismin hali ve sertleşir o yüzden bitişik yazıldığı için
hiç de bile: de burda bağlaç hal eki değil o yüzden ayrı yazılır ve sertleşmez